Ahıska ve Ahıskalıları tanıtmaya gerek yok. Ahıska şimdi Gürcistan sınırlarında kalmış bir Türk yurdu, Ahıskalılar da 1944’e kadar oranın yerlisi ve şimdilerde Sovyet coğrafyasına dağıtılmış sürgün bir Türk halkıdır. Ahıskalıların mücadelesi ve Türkiye’nin desteği ile Gürcistan nihayet Ahıska Türklerinin vatanlarına dönmelerine izin verdi. Bununla ilgili tatmin edici olmasa da bir yasa çıkardı. Ahıskalıların bu yıl (2008) içinde Gürcistan’a dönüş için başvurması gerekiyor. Başvuranların oranı ne kadardır bilmiyorum.
Ahıska’nın önemi
Ahıska’nın tarihi, kültürel ve jeopolitik önemi sayfalarca değil, kitaplarca anlatılabilir. Sadece şunu bilmek yeter: Türkiye’nin Kafkasya ve Türkistan (Orta Asya) bağlantısı sadece Ahıska üzerinden yapılabilir! Petrol boru hatları ve tren yolları da buradan geçer. Dünya tarihinde Edirne’den sonra uğrunda en çok savaş yapılan yerdir. Tarihte neredeyse her elli yılda bir işgale uğraması orasının ne kadar önemli bir yer olduğunu anlatmaya yeter.
Bu bölge üzerinde Ermeni iddiaları da vardır ve bölgeye yerleştirilmiş ciddi bir Ermeni nüfusu bulunmaktadır. Gürcistan ise topraklarına sahip olamayacak kadar zayıf durumdadır. Türkiye’nin bölge ile daha etkili ve daha derinden ilgili olması acil bir zorunluluktur.
Ahıskalıların durumu
Ahıska Türkleri 1944’den beri dağınık biçimde ama kendi kültürlerine sıkı sıkıya bağlı olarak yaşamışlardır. Millî değerlere bağlılığın yanında eğitimli bir kitledir. Ancak gerek Sovyet sonrası dönemde yaşanan yoksulluk gerekse yeterince örgütlenememişlik yüzünden bu çalışkan insanlar yoksul durumdadırlar. Bu insanlardan virane durumundaki Ahıska’ya kendi olanaklarıyla gidip yerleşmeleri, orasını şenlendirmeleri beklenemez. Ayrıca Kazakistan, Rusya, Azerbaycan, ABD ve dünyanın başka bölgelerine dağıtılmış ve bir şekilde düzenini kurmuş, yerleşmiş insanların bu düzenlerini bozup onlardan maceraya atılmalarını ve yeniden fedakârlık göstermelerini beklemek makul bir beklenti değildir.
Türkiye’de hiç kimse Ahıskalılara “ne haliniz varsa görün” diyemez! Türkiye’nin Ahıskalılara karşı tarihi, kültürel ve vicdanî borcu vardır. Millet olmanın doğal sonuçlarından biri olan kederde ve kıvançta birlikte hareket etmenin gereği yerine getirilmelidir. Türkiye 20. yüzyılın başındaki felaketler yüzünden Ahıska’yı kaderine terk etmiştir. O zamanın koşullarıyla anlaşılabilir sebepler ileri sürülse de 1944 ve sonrası gelişmelerde Türkiye iyi bir sınav vermemiştir. İlgisiz ve bilgisiz kalmıştır.
Türkiye’nin devlet olarak Ahıskalılara yardım etmek mecburiyeti vardır. Ahıska meselesi Ahıskalıların değil, Türkiye’nin meselesidir. Ahıskalılar şimdiye kadar yaşadıkları gibi onurlarıyla dünyanın her yerinde yaşayabilirler. Ama Türkiye Ahıska’yı kaybederse bütün Doğu toplumlarıyla ve Türk dünyasıyla olan köprüsünü kaybeder. Rusya’nın 1944’te Kafkaslardaki Türk jeokültürüne ait halkları bölgeden uzaklaştırmasının hikmeti göz önünde bulundurulmalı ve iyi çalışılmalıdır. Ahıskalıları Türkiye’ye yerleştirmektense Ahıska’ya yerleştirmek aklın gereğidir. Bunun için devletimiz ve toplum elini taşın altına koymalıdır.
Türkiye Ahıskalılara oraya yerleşmeleri halinde konut yapımı, iş kredisi verme, alt yapının yeniden inşası gibi daha büyük yatırımlar yapmalıdır.
Ahıska dernekleri gerek hükümet gerekse Ahıskalılar üzerinde daha etkili olmak zorundadır.
Türkiye’ye yerleşmiş ve etkili konumlara gelmiş birçok Ahıska kökenli bulunmaktadır. Bu kişiler harekete geçmeli ya da geçirilmelidir.
Ahıskalılarla aynı kültürü paylaşan Posof, Ardahan, Kars “yerli”leri, Bayburt, Erzurum gibi şehirler ile Bursa’da güçlü bir varlık gösteren bölge insanları bilinçli bir farkındalık ile harekete geçmelidir. Ahıska dernekleri bu şehirlerin dayanışma derneklerini de daha aktif olmaya teşvik etmelidir.
Ahıska dernekleri Gürcüstan’a başvuran Ahıskalılara bilgi ve belge sağlama konusunda yetersiz kalmaktadır. Daha iyi yardım ve desteğin nasıl sağlanabileceğini düşünmeli ve araştırmalıdırlar.
2008 yılı Ahıska’nın yeniden doğuş yılıdır. Farkında olmayanları uyandırmak için ne yapsak azdır! Ahıska için ne yapılacaksa şimdi yapılmalıdır.
Milletimizin kötü bir özelliği vardır. Kendine yapılanları sineye çekmek ve unutmaya çalışmak gibi. Bu uygarca bir davranıştır ama karşınızdakiler uygar değilse işe yaramaz. Haber (enformasyon) toplumunda yaşıyoruz. Kamuoyunu haberdar edip yanınıza çekmedikçe ne kendi devletinizi ne de uluslar arası toplumu harekete geçirebilirsiniz. Ahıska kültürüne ait herkesin tek tek görevi çevresini bilgilendirip harekete geçirmek ve bir baskı yaratmak olmalıdır.
Son sözüm televizyona çıkan Ahıskalılaradır. Kişisel sorunlarını değil, Ahıska’nın sorunlarını dile getirmelidirler. Aşık Gülali’nin şiirini okuyup televizyona öyle çıksınlar.
Yorumlar