Ahıska Ömür Dediğin Mustafa Hacioğlu Osmanlı Türkün Vatansız Yetimleriyiz Posof

Ekleyen Tuygun BOZKURT
Ömür Dediğin - Mustafa HACIOĞLU _Osmanlı Türkün Vatansız Yetimleriyiz_ Ömrünün neredeyse tamamını sürgünde geçiren 74 yaşındaki Ahıska Türkü Mustafa Hacıoğlu'nun hem Türkiye, hem de hür dünya için ibretlik, bir o kadar da dramatik hayat hikâyesi. Mustafa Hacıoğlu'nun her bir anlattığı aslında bir belge niteliğinde. II. Dünya Savaşı yıllarına kadar askere Ahıska Türkleri'nin askere alınmadığını anlatan Hacıoğlu savaşla başlayan serüvenlerini şöyle özetledi: "Savaş başlayınca çocuklar, kadınlar ve çok yaşlı erkekler hariç herkesi askere aldılar. 40 bin civarında Ahıska Türkü, Almanlarla savaşmak üzere silâhaltına alınarak cepheye gönderildi. Geride kalan kadınlar ve yaşlılar da, Ahıska-Borcom demiryolu inşaatında çalıştırıldılar. Bu hat, 1944 Ekiminde tamamlandı. Bizi vatana hasret bırakacak trenlerin yolunu, kendi ellerimizle yapmıştık. 14 Kasım 1944 tarihi, yalnız Türk tarihinin değil, insanlık tarihinin de kara sayfasıdır. Bir kış gecesi 200'den fazla köy ve kasabada yaşayan binlerce Ahıska Türkü, birkaç saat içinde ocağından sökülerek yük ve hayvan vagonlarında Sibirya, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan'a sürüldük. Soğuktan ve açlıktan yollarda binlerce insanımız öldü. Askere gidenlerin yarısı savaşta öldü. Birkaç aileyi aynı vagona sıkıştırdılar ve kış gününde her türlü ihtiyacımızı vagonda gideriyorduk. Açlık ve soğuk altında çok acılar çektik." 40 yıllık kazancımı bir gecede kaybettim Kendisi gibi askere gitmeyen diğer aile fertleri ile birlikte Özbekistan'a yerleştiğini ve burada üniversite eğitimi alıp eczacı olduğunu anlatan Hacıoğlu, çileli hayatından kesitler sunmaya şöyle devam etti: "Savaştan dönen gaziler ve madalyalı kahramanlar, köylerine döndüklerinde ailelerini bulamadılar. Boş evlerde, kimsesiz sokaklarda akrabalarını aradılar. Onların sürgüne gönderildiklerini öğrenince, Orta Asya yollarına düştüler. Babam ve ağabeylerim de bizi Özbekistan'da buldu. Bir ecza fabrikasında 40 yıl müdürlük yaptım. Ancak Rus ve Ermenilerin ortak düşmanlıkları bir türlü yakamızı bırakmadı. 1990 yılında evlerimizi tek tek yakmaya başladılar. Ve yine sürgüne mecbur edildik. Türkiye'ye gelmek istedim; ama beş kuruşumuzu bırakmadılar. 40 yıllık kazancımı bir gecede kaybettim. Canımızı zor kurtardık. Zorla Azerbaycan'a sığınabildim. Azerbaycan'da 17 yıl çiftçilik yaptıktan sonra Türkiye'ye gelebilecek parayı biriktirebildim. Ve 2005 yılında Türkiye'ye gelip Esenler'e yerleştim." Aslında ben 4 yaşımdayım "Yıllardır bugünleri bekliyordum. Türk bayrağının altında, Türk toprağına düştüm ya, ölsem de artık gam yemem" diyen Mustafa Hacıoğlu, "Ömrümün 70 yılı sürgün, baskı, zulüm ve ölüm korkusu ile geçti. Ben oralarda insanlık nedir görmedim. İnsanlığı ben Türkiye'de gördüm. Türkiye'ye gelince insan olduğumuzu fark ettik. Dünyada böyle yerler, böyle insanlar da varmış dedik. Bu sebeple 74 yaşımın Türkiye'de geçmeyen 70 yılını saymıyorum. Ve onun için ben daha 4 yaşındayım. Herkese bu ülkenin, bu bayrağın kıymetini bilmelerini istiyorum. Hainlik yapan bölücüleri gördükçe çok üzülüyorum. Yaşadıklarımızın binde birini yaşasalar bu ülkeye dört elle sarılırlar" dedi. Ahıskalı. 74 yaşında. 4 yıl önce Türkiye'ye gelmiş. "4 yaşındayım" diyor. "... Türkiye'de de Türk milletinin Türk hükümetinin, Türk bayrağının kadrini kıymetini bilmeyenler vardır, görüyorum bunu. Ancak benim gördüğüm zulümleri, benim çektiğim ağrıları onlar görseler Türk'ün ayağı öpülür. ... Bir gece yattım, kitaplardan okumuşum, babamdan işitmişim bu Çanakkale savaşlarını. Sabahında ailemi aldım, otobüse bindim, dedim ki gidip o şehitleri ziyaret edeceğiz. Babam ölende o kadar ağlamamıştım, o şehitleri gördüm, orda o kadar ağladım ki; dedim ki bu toprağı bize emanet eden, kazanan, bizi bu günkü günlere getiren o toprakta yatan insanlar idi. Ben öyle yere geldim düştüm ki Türk bayrağının altında, Türk milletinin içinde, Türk vatanında; bana eğer gülle vursalar bana gülle işlemez. Ona göre ki benim bayrağım var, benim milletim var, benim toprağım var. Bu bugüne kadar bende yoktu. OSMANLI TÜRKÜ'NÜN VATANSIZ YETİMLERİYİZ". "... Ne mutlu Türküm diyene rahmet"
Tarih: 15 Mart 2016 - Filed in Haber & Politika
oylamak için tıklayınız

Embed  |  4.399 izlenme