Öyle şahsiyetler vardır ki, o insanlar hakkında ve onların geçmişi ile ilgili yazı yazmak zordur.
İşte bu gibi insanlar kategorisine mensup olan şahsiyetlerden biri de, merhum liderimiz, Uluslararası Ahıska Türkleri Vatan Cemiyeti Genel Başkanı Yusuf Serveroğlu’dur.
Kendisini yakından tanımak nasip oldu, birkaç toplantıda görmek ve konuşmak şerefine nail olmuştum. İlk görüp konuşma şerefine nail olmam 1990 yılının yaz ayında olmuştu. Kardeş ülke olan, Ahıska Türklerine ilk kucak açan Azerbaycan’ın Gence şehrinde oldu. Burada Özbekistan’da baş vermiş olan Fergana kanlı olaylarından sonra sığınmış olan Ahıskalı Türklerin sıkıntı ve problemlerinin çözümü konusunda büyük bir toplantı düzenlenmişti. O dönemde toplantı, Gence şehri Devlet Filarmonisi karşısında olan “Azerbaycan Halk Cephesi şubesi”nin binasında gerçekleşmişti.
Bu toplantıda Yusuf Serveroğlu, Vatana dönüş mücadelesiyle ilgili çıkış etti. Konuşmasının devamında şunu da kaydetti ki, “17 Mayıs 1990 da Kurultayımızı geçirerek “Uluslar Arası Vatan Cemiyeti” adı altında kendi tüzüğümüzü yayınlamış olduk” dedi. Çıkışında hâlâ Gürcistan Devlet Başkanı ve ilgili Bakanlarla görüşlerin sürmekte olduğunu kaydetti.
Çıkışından sonra, halkın sorun ve problemlerini dinledi. Çıkış edenlerin çoğunluğu Vatana dönmek istediklerini ve bu sıkıntılardan kurtulmak yolunun kısa zamanda hallolunmasını istediler. Bu toplantıda bana da çıkış etmek nasip oldu. O dönemde ben Vatan Cemiyeti Gence şubesinin Azerbaycan’ın üç ilçesinin temsilciliğini yapıyordum. Bu ilçeler Berde, Agcabedi ve Kürdemir bölgeleri idi. Çıkışımda bu bölgelerde yaşamakta olan halkımızın, ne kadar zor durumda ve ağır şartlar altında olduklarını kendilerine ilettim. Toplantının kapanış konuşmasını Yusuf Serveroğlu yaptı.
Yusuf Bey şunları söyledi:
—Aziz ve saygıdeğer milletim, halkım, ilerde daha ağır ve sıkıntılı günlerimiz olacak. Çünkü bir ailenin dahi kendi hür iradesiyle komşu köye bile göç etmesi kolay olmuyorsa, halkımızın gurbetten gurbete mecburi göçe maruz kalmanın ne demek olduğunu sizden daha iyi anlayan ve hisseden ikinci bir insan olamaz. Evet, olamaz diyorum çünkü siz bunu bizzat yaşadınız ve yaşıyorsunuz. Vatanı kazanmak ve bu uğurda mücadele vermek bizim boyun borcumuzdur. Yaşlısı, genci demeden bu davamızda el birlik olarak mücadele etmeliyiz ve bu uğurda son nefesimiz çıkıncaya kadar devam edeceğiz.” diye sözlerine son verdi…
Toplantı bittikten sonra Bakû’ye yol aldı, oradan da Vatan uğrunda ağır ve meşakkatli yoluna devam ettirmek için Moskova’ya döndü.
1991. yıl 25-Şubat gece saat 24-00’da Sovyetler Birliği Merkez Televizyonu TV-1’de “TSN” haber programını izlerken, program sunucusu hiç beklemediğim bir anda: “Bugün Adliye Bakanlığı tarafından onaylanmış olan “Ahıska Türkleri Vatan Cemiyeti” Statüsü verildi. Bugünden itibaren yasal olarak faaliyetine başlamıştır. Bu statüsü Adliye Bakanı, Ahıska Türkleri Vatan Cemiyeti Genel Başkanı Sn. Yusuf Serverov’a (Serveroğlu’na) takdim etti.”
Bu haberi duyunca, o gece gözlerime uyku gelmedi. Ertesi gün 26 Şubat öğlen vakti tahmini olarak saat 13 sularıydı. Ben Moskova’ya, Vatan Cemiyetine telefon açtım. Telefona Sn. Başkanımız Yusuf Bey kendisi çıktı. O biliyordu ki, bu haberi duyan halkımız Cemiyeti arayacaktır ve telefonlara o günlerde bizzat kendisi çıkardı. Telefonda Yusuf Beyle konuşmamızda: “Bu kadar çaba sarf ettikten sonra, Sovyetler Birliğinin, Adliye Bakanlığı tarafından, Ahıska Türklerine “Ahıska Türkleri Vatan Cemiyeti”nin tanınması ve statüsü verilmesinden dolayı, kendisini tebrik ettim. İlerde çalışmalarında uğurlar ve başarılar diledim.”
Yusuf Bey cevaben: “Bu statüsü kazanmak bizim için bir zaferdir, ilerde daha çok çalışmak, daha çok çaba göstererek güç serf etmeliyiz” dedi. Sonra Sn: Başkanımız, Azerbaycan’da yaşayan Ahıskalı hemşerilerimize selamlarını iletmemi söyledi. Bir hafta, on gün içerisinde de Azerbaycan’a geleceklerini, halkla görüşerek fikirlerini alacaklarını ve bir de şunu ilave etti: “Yarından itibaren biz kendi “Vatan aşkı” gazetemizin yayınlama projesini hazırlamaya başlayacağız” diye konuştu.
Yusuf Bey’in Azerbaycan’a gelip halkla görüşeceği konuda şuydu: “Şu anda Gürcistan’da Güney Osetiya, Abhazya, Tiflis’te durumun çok ağır olduğundan dolayı, Gürcistan Devleti’yle görüşmelerimiz yapılmıyor.” Telefon görüşmemizin sonunda Sn: Yusuf Bey halkımıza uzun ömür ve can sağlığı diledi. Ben de kendi tarafımdan bir daha tebrik ettim, can sağlığı ve uzun ömürler ve ilerde Vatan uğruna çalışmalarında başarılar diledim.
Ömrünü vatan mücadelesine bağışlamış olan rahmetli Yusuf SERVEROPĞLU’na vatana dönmek nasip olmamış olabilir ama inanıyorum ki liderlerimizin başlattıkları bu kutsal davayı halkımızın şerefli oğulları sabır ve metanetle devam ettirecek ve Anavatanımız olan AHISKA’mıza hayırlısıyla kavuşacağız. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın…
Bayram ARİF ( KUZUK )
NE DEDİM
Ey milletim dedim hakkını koru,
Hukukan sahip ol, kötü ne dedim?
Gözünü aç, birliğin sakla, çalış sen,
Dedim Vatana sahip ol, kötü ne dedim?
Sen de insan duygusuyla yaratıldın,
Akıl-idrak vicdan sahibisin,
Bilsen Vatan namusundur arındır
Dedim gururlu ol, kötü ne dedim?
Yüz çevirme birbirinden, durma kenarda,
Ver el-ele omuz-omuza uyma şeytana,
Yüzün gülmez çilen bitmez gurbet ellerde,
Dedim dön Vatana, kötü ne dedim?
İnsaf eyle, merhametin olsun seninde,
Elin uzat, yıkılmışsa biri yanında,
Vatanın var, gezme eller yurdunda,
Dedim gel gidelim, kötü ne dedim?
Adım Yusuf, Abastubanlı Servroğluyum,
Dini İslam ruhu pak, Muhammed ümmetiyim,
Vatan düşkünü, ciğer bağrı dağlıyım,
Dedim derdime çare, kötü ne dedim?
Abastubanlı Yusuf SERVEROĞLU
Yorumlar