Güneybatı Kafkasya’da, Gürcistan sınırları içinde yer alan Ahıska’nın tarihi mezalim ve acımasızlıklarla doludur.
Yaklaşık iki yüzyıllık bir dönem içinde Ahıskalılar birçok kıyıma uğramış, vatanlarından sürgün edilmiştir. Memleketlerine geri dönmeleri için gerekli müsaade ve koşullar sağlanmadığı için Ahıskalılar günümüzde de sürgünde hayat mücadelesi vermek zorunda kalıyor. Ne var ki bölgeye yönelik yapılan araştırmaların çoğunda Ahıskalıların zengin, ancak acı dolu tarihi adeta gizlenmiş ya da önemsiz gibi gösterilmiştir.
Ahıskalıların tarih içinde uğradığı mezalime ışık tutmayı amaçlayan bu makale, Ahıskalıların yaşadığı trajediden insanlık âleminin yeterince haberdar olmadığı sonucuna varıyor. Tarih, insanoğlunun bin bir türlü macerasıyla teşekkül etmiştir. Tam olarak aydınlanamayan çağlar, destanî hikâyelerle masallaşmış, insanlığa mal olmuştur. Bilinen çağları anlatan sayfalar çevrildikçe, insanın yüzü bazen ışır bazen hüzünlenir. Yüzleri aydınlatan sayfalar, bütün insanlığa yararlı gelişmelerin yazıldığı sayfalardır. İnsanı hüzne ve acıya gark eden sayfalar ise kin, nefret, kan ve gözyaşı sayfalarıdır. Uluslararası suçları da bu çerçevede değerlendirmek gerekir.
Bilim, kültür ve medeniyet ilerledikçe tarih sayfaları da bu ilerlemeden payını alıyor, günden güne aydınlanıyor. Geçmişte yaşanan olaylar, günümüze kin ve intikam şeklinde değil de hatırlama, adaleti yerine koyma, gönül alma şeklinde taşınırsa, tarih ve hukuk zenginleşir; aksi takdirde başa, yaşanmış acılara dönülür. Günümüzde bu hadiselerin örneklerini görmekteyiz.
Konuya bu açıdan yaklaştığımız zaman Ahıska ve Ahıska’nın macerası nasıl görünüyor? Bize göre Ahıska’nın çok dinamik bir muhtevaya sahip olan tarih sayfası, lâyıkıyla yazılmamış, yazılan da nedense okunmadan çevrilmiştir. Yani burada tarih yaşanmış olduğu hâlde yeteri kadar yazılıp okunmamıştır. Zira, bu bölgenin yerli ahalisi birçok kıyıma uğradığı, vatanında sürgün edildiği ve hâlâ sürgünde hayat mücadelesi verdiği hâlde insanlık âlemi bu trajediden yeteri kadar haberdar değildir. Onun içindir ki tarihin bu bölgede cereyan eden macerasının okunmadığını düşünmekteyiz.
Ahıska Neresidir ?
Ahıska, Güneybatı Kafkasya’da, Gürcistan sınırları içinde yer alan, Türkiye’nin kuzeydoğusunda, Ardahan ilimizle sınır teşkil eden, bir bölgenin merkezidir. Bu şehrin çevresinde Abastuban, Adigön, Aspinza, Ahılkelek, Azgur ve Hırtız gibi önemli yerleşim birimleri bulunmaktadır. Bu kasabalara bağlı iki yüzden fazla köy vardı. Bu bölgenin yerli ahalisinin büyük bir kısmı, yakın zamana kadar Türklerden meydana gelmekteydi. Türkiye sınırına 15 km mesafede bulunan ve Posof Çayı’nın iki yakasında yer alan şehir, karayolu ile Tiflis, Batum ve Türkiye’ye bağlıdır. Ayrıca Türk sınırının çok yakınına kadar uzanan bir demiryolu, Ahıska’yı Tiflis’e bağlar. Bakü-Tiflis-Ceyhan enerji hatları da buradan geçer. Gürcüler bu bölgeye, eski bir kavmin adına izafetle Mesketya, Türk olan yerli ahaliye de Mesh demektedirler.
Tarihçe
Bölgede Türk iskânının kesin tarihi bilinmemekle birlikte İskender çağında bölgede Bun-Türk ve Kıpçak Türklerinin yaşadığı bilinmektedir.1 Bun-Türk, otokton/yerli Türk anlamına gelmektedir.2 Bölge, XII. yüzyılda külliyetli bir Kıpçak iskânına sahne olmuştur. Öyle ki Gürcü Krallığı ordusunun en önemli birlik ve kumandanları da Kıpçaklardı. O hâlde Kıpçaklar ve Bun-Türkler, Ahıska bölgesinde yaşayan yerli ahalinin atalarıdır. Gürcüler burayı birkaç adla anmaktadırlar: Axal-tsıxe (Yeni kale), Sa-mskhe(Mesx yurdu), Sa- Atabago/Atabek yurdu.
Ahıska, Türklerin şaheseri olan Dede Korkut Kitabı'nda Ak-Sıka/Ak-kale olarak geçer. Gürcü Kralı I. Vaxtang Gorgaslan zamanında da (482) Akesga adıyla anılmaktaydı.3 Ahıska’nın tarihî halkı olan Türkler, buraya Axısxa demektedirler.
Bölge, tarih boyunca Hun, Hazar, Bagratlı, Arap, Selçuklu, İlhanlı, Akkoyunlu, Karakoyunlu ve Safevî nüfuzu altında kalmıştır. 1268’de İlhanlı çağında Kıpçak Atabek sülâlesi burada hükûmet kurmuştur.4 XVI. yüzyılın başlarında Ahıska Atabekleri hükûmetinin sınırları Azgur’dan Kars, Artvin, Tortum, İspir ve Erzurum’a kadar uzanıyordu. Bugünkü halk kültüründen de anlaşılıyor ki, Ahıska Türkleri ile Posof, Ardahan, Artvin, Ardanuç, Şavşat, Yusufeli, Tortum, Narman ve Oltu halkı aynı köktendir.5
Ortodoksa-Kıpçak Atabekleri hükûmeti, önce İlhanlı ve sonra da Safevî Türkmen devletine bağlı olarak 310 yıl ayakta kalmış; 1578’de Osmanlı Devleti’ne intikal etmiştir.6 Ahıska şehri, yeni kurulan Çıldır Eyaleti’nin başkenti olmuştur.
1 M. Brosset, Histoire de la Georgie, (Petersbourg: Imprimerie de L’academie İmperiale des Sciences, 1849), s. 33 ; Prof. Dr. M. T. Zehtabî (Kirişçi), İran Türklerinin Eski Tarihi, (Tebriz : 1378/1999), s. 719.
2 N. Marr ve M. Briere, La Langue Georgienne (Paris: Firmin-Didot, 1931), s. 615.
3 M. Fahrettin Kırzıoğlu, Dede Korkut Oğuznameleri (İstanbul : Burhanettin Erenler Matbaası, 1952), ss. 64-65.
4 Bu sülâle hakkında geniş bilgi için bkz.: Yunus Zeyrek, Posof’un Çizgileri (Ankara: Ahıska Araştırmaları, 2006).
5 Prof. Dr. Akdes Nimet Kurat, IV-XVIII. Yüzyıllarda Türk Kavimleri ve Devletleri (Ankara : Murat Kitabevi
Yayınları, 1972), ss. 83-84.