Vatanlarından sürülen Ahıska Türkleri ve özgür yaşadıklarını söyleyemeyeceğimiz Kırım Türkleri bu kalleş Dünya'nın yalan teşkilatlarından ve güçlerinden medet beklemesin.
1995 Temmuz'unda Bosna’da, Birleşmiş Milletler Barış Gücünün 400 Hollandalı askeri tarafından korunan ve güvenli bölge olarak ilan edilen Srebrenitza’da sığınan Müslüman Boşnak'lardan 8300 insan Bosna Sırp Ordusu ve Akrepler adı verilen Sırp özel silahlı güçleri tarafından katledildi. Katliam 5 gün 5 gece sürdü.
Avrupa’nın göbeğinde koyun keser gibi kesildiler, biçildiler, doğrandılar, kafaları kopartıldı. İçlerinde kadın, çocuk, yaşlı olan 8300 Müslüman Boşnak, Birleşmiş Milletlerin koruduğu ve Dünya'ya güvenli bölge olarak ilan edilen tarafsız bölgede öldürüldü. Silahsızdılar. Savunmasızdılar.
Milattan Önce 5000 yılında olmadı bu. İlk çağda da olmadı, orta çağda da olmadı. Birinci Dünya Savaşı falan yoktu bu katliam esnasında, ikinci dünya savaşı da yoktu. 1995 yılıydı. Telefonların, televizyonların, bilgisayarların çoktan icat edilip kullanıldığı bir seneydi. Uçak, gemi, tren, uydu, uzay araçları falan kullanılıyordu. Sadece 15 sene önceydi.
Irzlarına tecavüz edilen binlerce Müslüman Boşnak kızının, kadınının Sırp Ordusu tarafından esir kamplarına, tel örgüler ardına alındığını ve karınlarındaki babaları belirsiz Sırp çocuklarını (malum kelimeyi kullanmaya gönlüm razı olmadı) doğurmaya mecbur bırakıldıklarını yazmaya dilim varmıyor ama özür, af dileyerek yazayım ki ; kendini medeniyet havarisi sanan Avrupa Birliğinin aslında sadece kendisine ve Hıristiyanlara medeni olduğunu, adalet bekçisi geçinen Birleşmiş Milletlerin adaletle alakası olmadığını, mazlumları korumakla yükümlü NATO’nun sadece canının istediği devletlere petrol ve altın bulmak için ve oraların halkını sömürmek için saldırdığını, artık çocuklar dahi bilse de, biz birkere daha tekrarlamış olalım.
Bu nedenle; Sürgündeki Türkistan Hükümetinin yetkilileri ve Doğu Türkistan’ın manevi annesi Rabia Kadir ve Onun Türkiye’deki yardımcısı Seyit Tümtürk ; NATO’dan, BM’den, AB’den, Süper güç olduğunu iddia eden ABD’den ve Kafkaslar’da Sovyetler Birliği’nin mirasına sahip olduğunu sanan Rusya’dan medet beklemesin. (Beklemediklerini biliyorum ama yine de bu hakikat açıkça haykırılsın istedim.)
Vatanlarından sürülen Ahıska Türkleri ve özgür yaşadıklarını söyleyemeyeceğimiz Kırım Türkleri bu kalleş dünyanın yalan teşkilatlarından ve güçlerinden medet beklemesin. Hiçbir Türk, hiçbir Müslüman bu küresel ve zalim otoritelerden medet beklemesin. Azerbaycan, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Kazakistan ne Rusya’yı aga, bey, paşa bilsin, ne de Amerika’yı patron bilsin.
Türkiye’de Orta Doğuda yarım yamalak kabadayılık gösterileri yapmaktan vazgeçmelidir. Dünyanın şu ana kadar devlet olabilmiş Türk halkları tek millet olarak bir araya gelmeli ve öncelikle Doğu Türkistan’a bağımsızlığını kazandırıp Onu da arasına almalı ve sonra da diğer ezilen, mazlum Türklere sahip çıkıp Onu birliği ve beraberliği altına almalıdır.
Çin bir buçuk milyar insanı daha fazla zaptı rapta alamayacaktır. Sovyetler Birliği nasıl parçalanıp dağıldıysa Çin’de dağılacaktır.ABD’de dağılacaktır. Gören gözler kılavuz istemez.
Devlet olmayı başarabilmiş tüm Türk liderleri bir araya gelip ‘’Birimiz hepimiz için, hepimiz birimiz için’’ yeminini etmeleri ve aralarına Doğu Türkistan’ı bir an önce almaları gerekmektedir.
1960 yılından beri fiilen Çin işgalinde olan Doğu Türkistan’da Türk kızları zorla kısırlaştırılmaktadır. Erkekler ya idam edilmekte veya sürgüne gönderilmektedir. Bir buçuk milyara yaklaşan Çin, nüfusu 20 milyondan fazla olmayan Uygur Türklerinden korkmaktadır. Buradaki Türk nüfusunun, normal, standart nüfus artışları dikkate alınarak, en az Türkiye nüfusu kadar olması gerektiği konusu da, planlı ve düzenli, rutin soy kırımın boyutlarını göstermektedir.
Türk’e ancak Türk’ten hayır ve fayda vardır. Türk’e Türk’ten hayır ve fayda yoksa; elin yabanından hiç hayır ve fayda olmaz. Rabia Kader! Sizin sürgündeki hükümetinizin merkezi ancak Türkiye olmalıdır. ABD değil!
