Değerli Dr. İkram Çınar hemşerimiz Gürcistan’ın durumu ve vatana dönüş ile ilgili bir yazı kaleme almış.
İkram bey, bir Gürcü siyaset bilimci profesör ile yaptığı görüşmede "Ahıskalılar Türk iseler Türkiye’ye gitsinler. Gürcü iseler neden Ahıska diye diretiyorlar, bizim gösterdiğimiz yerlere yerleşsinler" demiş.
Gerçekten de çoğunluktaki Gürcülerin şu anki düşünceleri maalesef bu yönde. Sadece Ahıska bölgesindeki yerel halkta yani eskiden Ahıska Türkleri ile beraber yaşamış halkta kesinlikle bu düşünceler yok. Çünkü onlar nelerin olduğunu Ahıska Türklerine ne haksızlıklar yapıldığını çok iyi biliyorlar.
Peki, halk biliyor da Siyaset bilimci bir profesör bilmiyor mu? O da biliyor da işine şimdilik böyle geldiği için direnmeye çalışıyor.
Bu görüşü bizzat kendim Tiflis’te ve Fransa’da Avrupa Konseyi toplantılarında sürekli tartıştığımız Gürcü delegasyonundaki parlamenterlerle konuşmalarımızda da şahit oldum. Yani kısacası halen bunlara kendimizi ve ne maksatla geri döneceğimizi anlatamadık. Hala bize Gürcü Müslümanları gözüyle bakıyorlar. Bizi maalesef Türk olarak görmek istemiyorlar. Yani gerçekleri görmek istemiyorlar.
Sevgili hemşerilerim, şimdi bu Gürcüler bizi Müslüman Gürcü görüyorlar diye aslımızı mı inkar edelim? Onlar istediler diye Türklüğümüzden vazgeçip Gürcü mü olalım? Biz Gürcistan Devleti içinde Türk asıllı Gürcistan Vatandaşlığını kabul ederiz. Evrensel Hukuk da bunu işaret eder. Bunun örneğini Avrupa’da yaşayan yüz binlerce Türk vatandaşımızda görmemiz mümkündür.
Şahsım da hem Fransız hem de Türk vatandaşıyım. Yani Fransa’daki yasaların bize vermiş olduğu haklardan yararlanarak çifte vatandaşlık statümü korumaktayım. Yani Fransa yasaları karşısında Türk asıllı Fransız vatandaşı olarak görünmekteyim. Bu gerçi Almanya için farklıdır. Almanya’da çifte vatandaşlık kavramı olmadığı için Alman vatandaşlığına geçilirken Türk vatandaşlığından da çıkılmış olunuyor. Ancak Türkiye’den özel izinle çıkıldığı için farklı bir statüde tutulabiliyor (Mavi kart, yeşil kart vs gibi) Yani yılar geçtikçe demokrasi içerisinde insan hakları geliştikçe taşlar yerine oturuyor. Fakat Alman vatandaşlığına geçilirken herhangi bir kimse Alman ya da Fransız vatandaşı olurken dinini değişeceksin, adını değişeceksin, sen artık Fransızsın, Almansın dediğinde mevcut yasalar gereği en ağır suç işlemiş oluyor. Böylesine de bir uygulama var bu ülkelerde.
Bu uygulama Almanya, Fransa, Türkiye için geçerli olduğu kadar Gürcistan için de geçerlidir. Neden mi? Çünkü Gürcistan da diğer 46 ülke gibi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine 1999 yılında imza koymuştur. Kendisini Avrupa ülkeleri gibi ipotek altına almıştır. Yani kısacası Gürcü iseniz Gürcistan’a gelirsiniz, Türk iseniz Türkiye’ye gidersiniz gibi saçma fikirler Gürcülerin başını İnsan Hakları Mahkemelerinde daha çok ağrıtacaktır…
Yalnız şunu da belirteyim, Gürcistan tarafına baktığımızda hele şu Avrupa Konseyi toplantılarında adamlar hakikaten kafalarını yemiş gibi Rusya düşmanlığı ile yatıp Rusya düşmanlığı ile kalkıyorlar. Bu savaş onların psikolojisini iyiden iyiye bozmuş. Gözleri başka bir şey görmüyor, beyinleri başka bir şey düşünmek bile istemiyor. Kendilerini mağdur gösterip duygusal takınıyorlar.
İşte bu yüzdendir ki defalarca uğraşmama rağmen özel randevu alamadım. Ancak kulislerde karşılaştığımızda konuşuyoruz. Hatta o kadar takıntı içindeler ki, bizlerin Avrupa Konseyi nezdindeki çalışmalarımızı Gürcistan’ı şikayet olarak değerlendiriyorlar, çocukça küsüyor bu yüzden de randevu vermekten kaçınıyorlar.
Son toplantıda Gürcistan Meclis Başkan vekili ile Avrupa Konseyi’nde kuliste karşılaştık. DATÜB Genel Başkanı Ziyatdin bey ve Moskova Temsilcimiz Fuat bey ile Gürcistan Temsilcimiz İsmail bey aralarına aldılar, ortak dil Rusça ile uzun bir tartışma sonucunda Tiflis’te görüşme sözü alarak ayrıldık. Yani bu konuda ciddi olduğumuzu, eğer Tiflis’te masaya oturup Ahıska Türkleri’nin sorunlarını çözerek geri dönüş programını birlikte hazırlarsak bizlerin de Avrupa Konseyi’ne gelmemize gerek kalmayacağını anlattık. Bu defa anlamış gibi görünüyorlar, zaten onların da başka çaresi kalmadı çünkü bu sene bu işi çözmek zorundalar. Yoksa Avrupa tarafından da karşılaşacakları baskıyı biliyorlar…
Şimdi olayın Ahıska cephesine gelelim;
İkram beyin de dediği gibi Ahıska’ya göç olursa halkımız orada ne yapacak?
Bir kere her şeyden önce vatanı kazanmak ve 66 yıllık sürgün hayatını sonlandırmak açısından olayın önemini herhalde tartışmaya açmak bile abesle iştigal olsa gerek.
Bu tarihi gerçeği bir kenara bırakarak işin günümüzdeki hakikatlerine gelecek olursak; Gürcistan son birkaç yıl içerisinde çok hızlı bir şekilde gelişen, kalkınan hatta Avrupa Birliği ülkesi olan Bulgaristan’da daha güvenli bir ülke konumundadır.
Ancak bu ne Ahıska bölgesi için ne de Ahıska Türkleri için geçerlidir. Ahıska bölgesi adeta bilinçli bir şekilde atıl bırakılarak sosyo- ekonomik kalkınmada geri kalmıştır. Özellikle de Türkiye sınırı yani Posof tarafı için geçerlidir. Zaten Posof Türkgözü sınır kapısından girilince Vale’ye kadar olan uluslar arası bir yolun köy yolundan farkının olmadığı görüldüğünde durum tüm çıplaklığı ile ortaya çıkmaktadır.
Hal böyleyken nasıl biz milletimizi oraya gönderebiliriz sorusu akla gelecektir. Evet, şu anda da 42 aile toplamda 117 hemşerimiz Ahıska ve köylerinde zor şartlar altında yaşamlarını sürdürmektedirler. Ahıska’da sanayi yok, fabrika yok bu insanlar orada ne yapacak?
İsterseniz önce şu sorudan başlayalım, Ahıska’ya ne kadar insanımız göç eder? Örneğin Amerika’dakiler, Türkiye’dekiler, Kazakistan’dakiler yani tuzu kuru olanlar Ahıska’ya giderler mi? Elbette ki gitmeyeceklerdir. Zaten Ahıska şu anda 400- 500 bin insanı kabul edecek bir coğrafya da değil ayrıca. Peki, kim gider Ahıska’ya?
Ahıska’da doğmuş ve sürgünü yaşamış, ne olursa olsun vatanda öleyim, beni orada gömün diyenler gideceklerdir. Daha sonra çeşitli ülkelerde gerçekten zor şartlarda yaşayanlar döneceklerdir. Bir de Ahıska’ya döndüğünde tarım ve hayvancılık yapacak halkımız döneceklerdir. Bunların sayısı da 50-60 bin civarındadır. Hepsi de zaten Ahıska’da durmayacaktır. Ahıska’ya yerleşenlerin Posof kanadının da açık olduğu bilinmelidir. Tarıma ve hayvancılığa elverişli araziler vardır. Ardahan, Kars’a kadar değişik mesleklerde çalışabilme söz konusudur. Yani vatana dönenlerin de anavatan Türkiye yolu da açık olacağı gerçeğini göz önünde bulundurulmalıdır.
Bu konuların genişletilmesi mümkündür. Sırası geldiğinde açıklanacaktır. Bu konu üzerinde DATÜB (Dünya Ahıska Türkleri Birliği) hem Türkiye hem de Gürcistan ile ortak projeler geliştirme konusunda çalışmaları başlattığını da belirtmiş olalım.
Unutmayalım ki “Yiğit düştüğü yerden ayağa kalkar”