Bir varmış, bir yokmuş, bir Mustafa amca varmış, diye başlamak isterdim bugünkü yazıma. Çok isterdim sizlere bir masal anlatmayı, ama maalesef anlatacaklarım masal değil, dramatik bir filmin senaryosu da değil, gerçek bir hayat hikâyesi.
Mustafa HACIOĞLU, Ahıskalı;
TRT Haber ekranında bir amca, masmavi gözleriyle, bembeyaz teniyle, çok temiz suratı, masum ifadesiyle ve gözlerinden süzülen inci tanesi gözyaşlarıyla başlıyor ibretlik hayat hikâyesini anlatmaya. 4 yıl önce Türkiye’ ye gelmiş, bu yüzden ben 4 yaşındayım diyor ve ekran başındakileri duygu seline sürükleyecek 70 yıllık sürgün hayatının özeti başlıyor.
Mustafa Hacıoğlu’ nun tarihe ışık tutacak açıklamalarını merak ve üzüntüyle dinledim. Anlattıkları karşısında gözyaşlarımı tutamadım. 1937 Ahıska doğumlu adam II. Dünya Savaşı yıllarında Ahıska Türklerinin yaşadıkları zulmü anlatırken gözlerinden dökülen yaşlar çektiği acıları fazlasıyla gösteriyordu. Anlattığı olaylar birer belge niteliğindeydi.
Türkiye’de Türk Milletinin, Türk Bayrağının kadrini kıymetini bilmeyenler var, onları görünce çok üzülüyorum diyen Mustafa amca Türkiye’ ye ve Türklere hayranlığını üstüne bastırarak tekrar tekrar anlatıyor. Benim gördüğüm zulümleri, çektiğim acıları burada yaşayanlar görseler Türk’ ün yani bu vatanın toprağı öpülür diye devam ediyor sözlerine.
Ahıska Türklerini, Almanlarla savaşmak üzere silahaltına alıp cepheye gönderdiler. Geride kalan kadınlar ve yaşlılar da, Ahıska demiryolu inşaatında çalıştırıldılar. Bizi vatana hasret bırakacak ve sonunda kavuşturacak trenlerin yolunu kendi ellerimizle yaptık. Bir kış gecesi, binlerce Ahıska Türkü trenlerle Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’a sürüldük. Hayvan ve yük taşınan vagonlarda binlerce insan çok acılar çektik. Yollarda soğuktan ve açlıktan çok insanımız öldü, yolculuk boyunca çok sıkıntılar çektik.
1990 yılında evlerimizi tek tek yıkmaya başladılar. Sığındığımız Özbekistan’ dan yine sürgüne gönderildik. 40 yıl içinde biriktirdiğim paramı bir gecede kaybettim. Türkiye’ ye gelmek istedim ama beş kuruşumuzu bırakmadılar, canımızı zor kurtardık, kaçarak zorla Azerbaycan’ a sığınabildik. Orada çiftçilik yaparak Türkiye’ ye gelmek için para biriktirdim ve şükürler olsun ki Türkiye’ ye gelebildim.
Türk Bayrağı altında Türk topraklarında yaşıyorum, ölsem bile gam yemem diyen Mustafa amca gözyaşlarını tutamıyordu. Yıllardır bu günleri bekliyordum, kimlikte 74 yaşındayım ama ben ömrümün 70 yılını sürgün, baskı, zulüm ve ölüm korkusu içinde geçirdim. Bu yüzden 74 yılımın 70 yılını saymıyorum, 4 yılını Türkiye’ de geçirdiğim için 4 yaşındayım diyorum. Ben insan olduğumu burada gördüm, herkes bu ülkenin bu bayrağın kıymetini bilsin. Türklerin ayağı öpülür diye devam ediyordu konuşmasına.
Mustafa Hacıoğlu, Ahıska’ dan Özbekistan’a, Özbekistan’ dan Azerbaycan’ a, Azerbaycan’dan Türkiye’ ye uzanan hayat hikayesini, daha doğrusu çileli ve sürgün hayatını anlatırken, gözyaşları nelerle karşılaştığını fazlasıyla gösteriyordu. Mustafa amcayı izleyenler benim gibi çok üzülmüşlerdir.
Ben bu sevimli amcayı dinlerken ancak bu kadarını aklımda tutabildim. Çektiği zulmü ve gördüğü işkenceleri yazmak istemiyorum, bu kadarı bile üzülmemiz için yeterlidir.
Türk olduğum için, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğum için her zaman şükretmişimdir. Ne Mutlu Türküm Diyene…..!
narintenekeci@hotmail.com
Kaynak: Flash Gazetesi
Yorumlar