Dünya Ahıska Türkleri Birliği'nin Avrupa Konseyi’nden sonra ikincisini Ankara’da 9-15 Ocak 2012 tarihlerinde düzenlediği "Sürgünün Sessiz Tanıkları: Ahıska Türkleri 1944" konulu fotoğraf sergisi için Ankara’ya gelen Ahıska derneklerinin başkanları DATÜB merkezinde bir araya geldiler. Türkiye’de değişik illerde faaliyetlerini sürdüren Ahıska Türkleri Derneklerinin başkanları yaşadıkları sorunlarını DATÜB yönetimine aktarmak için Ankara’da buluştu. DATÜB yönetimine birçok sorunlarının olduğunu aktaran dernek başkanları başlıca 4 sorunlarının olduğunu ve bunları Ankara’da ilgili bakanlıklarda ve Başbakanlıkta takibi için DATÜB Yönetiminden destek talebinde bulundular.
DATÜB Yönetim Kurulu adına Genel Başkan Ziyatdin İsmihanoğlu Kassanov başkanları dinledikten sonra Türkiye’de yaşanılan başlıca sorunları Başta Başbakan, Dışişleri Bakanı, İçişleri Bakanı, TBMM Başkanı olmak üzere ilgili tüm bakanlara birinci ağızdan ilettiklerini söyleyerek bu sorunların takipçisi olduklarını ifade etti.
Türkiye’de yaşanılan başlıca sorunların şunlar olduğu açıklandı;
1) - İkamet teskeresi: Yani yabancılar için Türkiye’de oturma hakkı tanıyan bir belgenin Ahıska Türklerine verilmemesi bize yapılan en büyük haklısızlıktır. Çünkü biz hiçbir zaman Türkiye’ye ve Türk insanına yabancı olmadık. Ahıska Türkü olduğumuza dair belgeyi elde etmemiz içinde 90 yıldır bize Türk olduğumuzdan dolayı zulüm etmiş, soykırıma uğratmış, eski Sovyet Cumhuriyeti Devletlerinden isteniyor. O zatlarda isterlerse bu belge”yi 100–200 dolar karşılığında veriyorlar, isterlerse de böyle bir belge vermeyerek seni kaderinle yüz yüze bırakıyorlar. Bu belge olmadan ikamet teskeresi alınamıyor. Hâlbuki Ahıska Türküne ikamet teskeresi hava limanında hiçbir belge istenmeden komisyon oluşturarak verilmesi gerekiyor. Nedeni de Ahıska Türkü özgeçmişi ile, bunu hak etmiş bir toplumdur.
2) - İkamet Teskeresi verilenlere çalışma hakkı verilmiyor: Verilen ikamet teskerelerine ‘çalışma hakkı verilmez’ diye kırmızı mühür basılıyor. Sanki Ahıskalı; yabancı bir ülkeye para kazanmak için gelmiş muamelesi yapılıyor. Elde ettiği son kuruşu ile anavatanına ayak basan aileler, çalışamadıkları için maddi ve manevi açıdan, psikolojik çöküntü içine giriyorlar. Her zaman namus ve şerefi ile yaşamış bir Türk toplumu dilenci durumuna getiriliyor. Sonra da kurban ve ramazan bayramlarında birer kilogram et ve birer poşet gıda yardımı yaparak onurlu insanlarımızın onurunu kırıyorlar. Hâlbuki çalışma hakkı tanınırsa benim insanım ekmek parasını da bulur, evini de yapar ve kimseye muhtaç olmaz.
3) - Vatandaşlık hakları: Yeni vatandaşlık kanununa göre 5 sene çalışmadan aralıksız Türkiye’de oturma şartı aranıyor. Ahıska Türklerinin de anavatanı sayılan Türkiye Cumhuriyeti Devletinde böyle bir uygulamanın bizlere yapılmasını şiddetle kınıyoruz. Bu topraklar için kendi yurdunu-yani Ahıska topraklarını- Rusya’ya terk ederek ve sonradan Türklük suçlaması ile sürgün ve soykırıma uğramış, TBMM’nin 3835 sayılı kanununa göre göç etmiş ailelere vatandaşlık hakkı en geç 6 ay içinde verilmesi gerekiyor.
4) - Emeklilik hakları : Tüm dünyada belli bir süre çalışmış, yaştan dolayı insanlara vatandaşı olduğu ülkenin anayasa haklarından yararlanarak emekli maaşı bağlanıyor. Ahıskalılar içinde Türk vatandaşlığına kabul edilen 60 yaş üstü bazı yaşlılarımız maddi ve manevi sıkıntılar içindedirler. Onlara Türkiye’de emeklilik hakkı tanımıyor. Hâlbuki bu insanlar eski Sovyet topraklarında memur, işçi en az 25–30 yıl çalıştığına dair ellerinde noter onaylı çalışma belgeleri mevcuttur. Eski Sovyetler Birliğinde Ahıskalılarla yaşamış, aynı statüde çalışmış, 1990 yıllarından sonra anavatanlarına göç etmiş olan Almanlar, Rumlar, Yahudilerin ellerindeki belgeler esas alınarak askeri ücret hesabından 60 yaş üstü vatandaşlarına emeklilik maaşı verilebiliyorsa, benim Türkiye devletim sayıları 2 bini geçmeyen ve zor durumda olan gözü yaşlı insanlarımıza bu hakkı neden tanıyamıyor.
Burhan ÖZKOŞAR
Hürriyet Gazetesi Fransa Temsilcisi
DATÜB Genel Başkan Yrd. ve Avrupa Temsilcisi
Yorumlar